Deprem için bir iki tavsiye

Biz depremi yaşayanlar, bu ismi duyunca bile korkuyoruz. Bu doğal afete üç harfli muamelesi yapıyoruz, ancak yaşayan anlar kimsenin yaşamaması umudu ile.

Lakin bir gerçek var ki bunu kabullenmek ölümden kurtarıyor. Oda şudur ki deprem Türkiye gerçeğidir, bilincinde olan ölmeyebilir. Kader diyenlerde çıkacaktır, siz onlara aldırmayın, maaşını anlının teri ile kazanmayan hiç kimsenin bu konuda ki sözlerine de aldanmayın.

 

Hatay yâda Maraş kadar etkilenmedik ama aynı ölüm korkusunu yaşadım/yaşadık. Hele ki kucağımda çocuğumla koridordan binanın dış kapısına kadar uzanan 5 metrelik yolda “bu koridordan çıkabilecek miyiz?” sorusu en kısa zamanda düşündüğüm en uzun mesafeli sorudur.

Urfa’da deprem olmaz diyenler belki de bizi yanıltı, olurmuş hem de ne depremler olurmuş, Urfa’da olmasa da komşunun depremi bizi bulurmuş, “peygamber şehridir bize bir şey olmaz” dememek lazım hele ki Peygamberi ateşe atmışken.

Olan oldu, deprem ile ilgili milyon şey yazıldı, ben ise deprem sırasında ve sonrasında yaşadıklarımı, çıkarımlarımı kısaca yazacağım ki, değerli bilim insanlarının uyarıda bulunduğu illerden yaşayan birileri belki çıkar okur da faydasına olur.

 

Evinizi tanıyın

Evinizi kesinlikle tanımalısınız.  Ben Suriyeli birinin birkaç duvar üst üste koyup Türkiyeli vatandaşa sattığı bir evde kiracıyım. “Bir deprem olursa bu ev bizi öldürür” demiştim eşime. İlginç bir şekilde ev yıkılmadı ama hala balkonun kapısını açamıyorum ev baya zarar gördü yani. Deprem anında da uyanıktık, ne zaman ki anladım bu deprem öyle küçük bir sarsıntı değil, hazır eve de güvenmiyorum. Hemen dışarı kaçmaya çalıştık.

Yani içinde oturduğum evi tanıyordum,  zarar görmesi değil, yıkılmaması beni şaşırttı. Evinizi kesinlikle tanıyın. Eksiklerini ve bir depremde ne gibi bir aksiyon göstereceği konusunda bir fikriniz olsun.

Depremden hemen sonra eve girip kar üstünde donmayalım diye elbiseler aldım. Evde ki hasarı o zaman kontrol edebildim.  Bütün duvarlar çatlamıştı, kimi yerlerde sıvalar dökülmüştü, bir yer hariç.

Mutfak 1. Depremde ve sabah saatlerinde ki 2. depremde de başarılı bir direnç göstermişti. Duvarlarında çatlaklık bile yoktu.  Daha sonra evi baştan sona doğru incelediğimde evde en fazla kolonun olduğu yerin mutfak olduğunu fark ettim. Hatta kolon sandığım bir sözde kolon, soba bacısıymış ve kolon izlenimi vermişlerdi. En fazla hasar da o odada vardı. Bizim Suriyeli müteahhit demek ki eve kolonları eşit bir şekilde dağıtmamış.

 

Şimdi eşime şunu diyorum, eğer bir deprem olursa dışarı kaçamıyorsanız mutfağa kaçın. Mutfakta kolon var. Bununla birlikte çamaşır, bulaşık, buzdolabı ve fırın var. Yani eve bir şey olursa kurtulma ihtimali artar.

Demem o ki evinizi tanıyın ve kötü durumda iyi bir senaryonuz olsun.

Depremde elektrikler kesilir.

Deprem ilk başladığında televizyonun üstünde bulunan süs eşyaları hafifçe sallanmaya başladı. Ne zaman ki şiddetlenmeye başladı hemen elektrikler kesildi.  Bunu bildiğim için koridora şarjlı bir ışık taktım. Elektrik kesildiğinde hemen açılıyor.

Bilin ki depremde saniyeler çok ama çok uzun zaman dilimidir. Deprem esnasında elektrik giderse telefonlara sarılıp ışığı yakıp evden kaçmaya çalışmak hayati büyüklüğünde zaman kaybedebilir. Kesinlikle oturma odasına, güvenli bulduğunuz evin bir noktasına ve koridora bu ışıklardan takmanızı tavsiye ediyorum. Zaten piyasada bolca bulunan ucuz ışıklardır. Elektrik kesildiğinde açılıyor, elektrikler geldiğinde yanmaya devam ederken kendini şarj edebiliyor.

Bununla birlikte evinizde illa ki bir iki tane şarjlı ışık/fener bulunsun. Deprem gecesi bende vardı ve çok işime yaradı. Gecenin karanlığını aydınlatan bir buluştur.

 

Telefon şarjları gece dolu olsun

Telefonlar önemli iletişim aracıdır. Diyeceksiniz ki depremde zaten bant kısıtlaması yapılır, insanlar ölüme terk edilir. Evet, burası Türkiye’drir yapılır. Hatta Elon Musk’ın bile yüreği sızlar “size internet vereyim” der kabul görmez ama yine de telefonlarınız size yakın bir yerde şarjı dolu olsun.

 

Özellikle geceleri ailenizle olun

Yakın çevremde ki kimi arkadaşlara bunu demekten dilimde tüy kalmadı ama yine de yazasım var. Akşamları ailenizin yanında olun, aileniz evdeyken, kafeye gidelim, kahvehaneye gideyim demeyin. Depremin sesi gelince dahi sizi arar evde aileniz. Ailenizin yanında olun. Onlar bu korkuyu yalnız yaşamasınlar. Aile babası olmak esas burada ortaya çıkar.

Sığınacak bir arabanız olsun

Evet, O gece en büyük eksikliği araç konusunda yaşadım. İnsanların soğuktan öldüğü bir deprem olabilir. Biz ailemizle kar üstünde neredeyse sabahladık. Neyse ki arkadaşım marangozdu ve onun iş yerini açtık. Orada tahtaları yakarak ısınmaya çalıştık. Gördüm ki birçok insan karın üstünde titreyerek sabah olmasını bekledi. Arabası olan şanslıydı. Bindi arabasına ve sabah olmasını bekledi.

Diyeceksiniz ki Türkiye de araç fiyatları belli yakıt fiyatı belli, neyi nerede alıyorsun.  Hurda olsun, motoru teklesin,4 tekeri olsun ama evin önünde park halinde yıllarca beklesin ama olsun.  İmkânınız varsa hurda da olsun bir araba kapınızın önünde beklesin.

 

Benim tavsiyelerini bu kadar, bilim insanlarını takip edin, onlar ne diyorsa uyun, deprem sırasında ne yapılacak diyorslarsa onları yapın, çocuklarınızı eğitin. Dedim ya, maaşını anlının teri ile kazananlara kulak verin.

Kalın umutla.

Şiyar Kendirci

 

 

Şiyar Kendirci

5 Mart 1987 yılında Şanlıurfa'nın Suruç ilçesine doğdu. İlk ve orta ve lise Suruç ilçesin gördü. Amatör kısa film yönetmenliği ve yazarlık yapmaktadır. Şiyar Kendirci bugün yaşamını Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde sürdürmektedir. Yazar 2019 yılında kadına şiddet konulu bir Namlunun ucunda bir anne isimli bir kitap yayınlamıştır.

Benzer haberler

Yazardan daha fazlası

+ There are no comments

Add yours